Bir hanımefendinin kalemiyle Deccal Tabakta
İsmini bilmiyoruz çünkü bu hanımefendi bloğunun adını 'Hayat Bir Dejavu' olarak seçmiş. İsmine yer vermediği bloğunda sadece düşüncelerinin dile gelmesini yeterli buluyor. Kendisi etkileyen kitaplardan biri olarak gösterdiği DECCAL TABKATA hakkında şu iki metni kaleme almış.
06 Aralık 2012 17:53
Ben ona can simidim diyorum, sanki onunla ilgili ne desem eksik kalacak gibi geliyor. Doğal yaşama ilgi duymaya başladığımdan beri ufak tefek kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Bez torba kullanmak, ev temizliğinde doğal şeyler kullanmaya çalışmak gibi. Ancak her şey havada asılı ve bölük pörçük gibiydi. Çünkü gıdayla ilgili pek bilgim yoktu ve sanki onun dışında doğallaşmaya çalıştığım, akıl süzgecimden geçirip de özümsediğim her şey yarım kalıyordu.
Deccal Tabakta'yı nereden duymuştum hatırlamıyorum. Bir gün kütüphaneye gittim ve bu kitabı görünce 'bir bakayım' dedim, ama içimde bir heyecan. İşte her şey o zaman başladı. Daha giriş yazısını okur okumaz 'benim aradığım şey avucuma düşmüş!' diye büyük bir heyecan yaşadım. Zaten her gün iletişimde olduğum insanlara kendimce bir şeyler anlatmaya kendim de hayatıma bir şeyleri sokmaya çalışıyordum. Ancak kitap buna büyük bir rüzgar gücü sağladı. Küresel şirketlerin Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) dediğimiz yöntemle bizleri nasıl bir kara deliğin içine ittiklerini iliklerime kadar yaşadım. Öyle zamanlar oldu ki 'işte! sözcüğe dökmeye çalıştığım şeyler bunlardı!' diye haykırdım. Baktım not almak not almak iş uzuyor, kütüphaneden ödünç aldığım sürede bitiremeyeceğim. Ve de böyle güzel bir eser bende de olmalı diye düşünüp kitabı satın aldım. Altını çizdim, notlarımı aldım. Yeri geldi 'altını çizersem tüm kitap karalamalarla dolacak' diye düşündüm.
Kitapta beni çeken en sevdiğim özellikler;
- Hakiki manada objektif olması.
- Yazarın ön plana çıkma çabasının olmaması (gazeteciliğinden ötürü diyeceğim ama ne gazeteciler görüyoruz)
- Anlattıklarını belgelere dayandırarak insanı tatmin etmesi.
- Ve en önemlisi de dinî çevreleri de güzel ve seviyeli biçimde ELEŞTİREBİLMESİ.
Bu kelimeyi büyük yazdım çünkü, Türkiye'de bazı değerler eleştirilememe problemi yüzünden onun bunun eline düşme yolunda. Ağır bir söz olduğunun farkındayım ancak bize düşünmemizi, sorgulamamızı emreden bir dinin Türkiye'de öne çıkanları ya da örnek olanları/görülenleri tartışmaya kapalı bir havuz oluşturduklarından ötürü herkes kabuğuna çekilmiş durumda. Bu yüzden de birlik ve beraberlikler çürümüş, eskiden 'bazı çevrelere' karşı tutumlarımızda şüpheci yaklaşırken şimdi herkes birbirinden şüphe ediyor.
Kısacası Deccal Tabakta, ağzımızdan bedenimize yolculuk yapan gıdaların, ruhumuzda ve vücudumuzda yol açtığı enkazları çok güzel bir dille unutamayacağımız bir şekilde gözler önüne seriyor.
Vesselam.
Teşekkürler Kemal Özer
Teşekkürler Hayy Kitap.
Kütüphanenin sesi güzeldir, kokusu da.
Kütüphane'ye en son 1 yıl önce gittim sanırım. O günden bu yana yaşadığım yer değişti, ilçedeyim şimdi. Çalışma mekanım da daha başka bir ilçede. Başka başka yerlerdeyim anlayacağın =)
Bugün, çalıştığım ilçedeki kütüphaneye gittim. Küçük bir yer. Kapıdan girdim, kütüphaneciye selam verdim. Tanır beni iş ile ilgili bir alakadan. Kayıt oldum, sessizce bir köşeye çekildim. Adımlarımı yavaş attım, ses çıkarmaktan çekinmek uzun süredir bu kadar keyif vermemişti. Kokladım kütüphaneyi, biraz keşfettim. Bir evden bozma gibi olan kütüphanede rafların dizilimi bir labirenti andırıyor. Düzensiz ve yoğun. Oda oda. Ama güzel.
Gözlerim bu cümbüşün içinde kitap adlarını seçer seçmez arasında bir yorgunlukla fırıl fırıldı. Aman Yarabbi! Ne kadar uzak kalmışım... Evdeki kütüphanemi zenginleştirme aşkına bu kültürümü köreltmişim. Seni yaramaz! Kızıyorum sana. Alt bilinç, sana diyorum! Hemen bir kitap aldım bu yüzden. Okuduğum bir kitap olmasına rağmen. Yalnız kütüphanenin keşfetmemi bekleyen çok yeri var. Minik, ayrıntıda gizli. Büyük bir zevkle fethedeceğim. Tabii kütüphanenin ortasındaki bilgisayarlar her ne kadar o nostalji havasını kırsa da gözüm kitaplardan başka bir şeye yönelemediği için bir tek onları gördüm. Bir de üzerinde beyaz yağlı boyayla zimmet no'ları yazan kara sandalyeleri. Ne güzeldiler. Ve 10 dakika uzağımdalar, güzel bir duygu =)
Evet; ilk kütüphane ganimetim Hayy Kitap'tan piyasaya sürülmüş olan Kemal Özer'in "Deccal Tabakta" kitabı. Bir GDO kitabı. Tam da aradığım şeydi, biliyordum kitabı ama kütüphanede nasıl da birden önüme çıkıverdi, şaşarsın! Sonrasında hiç bir kitaba bakmadan direk üye kartımı verme suretiyle kitabı ödünç aldım.