28 Mayıs 2023 Pazar

Sosyal Medya

Son Eklenenler

Akıllı değil delisiniz!

Gerçek Hayat Dergisinin 1 Ekim 2021, 1072. sayı editör yazısı
15 Ekim 2021 15:32
Masonlar ve FETÖ gibi yapılar, faaliyetlerinden rahatsızlık duydukları kişiler veya içlerinden ayrılan kişileri susturma, itibarsızlaştırma ve sindirme faaliyetlerinde bulunurlar.
Bu usullerden biri de ‘akıl sağlığı yerinde değil’ raporu almak…

İnsanın tüm şahsiyetini ayaklar altına alan bu rapor diğer usullerden çok daha etkili bir silah.

Silah, çünkü öldürmek ve hapse atmaktan daha acı verici. Susturulmak istenen kimse/ler hapse atılsa veya öldürülse bile sözlerinin tesiri, etkisi devam eder. Hapse atsalar bir gün mutlaka çıkar ve hatta içeride bile mücadelesini sürdürebilir. Lâkin ‘akıl sağlığı yerinde değil’ raporu alındığında o kişinin ne hukuk karşısında, ne de toplum nezdinde sözünün hiçbir tesiri kalmaz. Çünkü her türlü hakları gasp edilmiş olur.

Bu rapor alındığında kişiye; hiç bilmediği, tanımadığı ve hatta raporun alımını organize eden yapının belirlediği kişi vasî tayin edilir. Üstelik devlet bu vasîye maaş bile öder. Yüksek korunaklı psikiyatri kliniğine ‘tıkılan’ kişi ise özel ilaçlarla uyuşturularak etkisiz kılınır. Zayıf bir ihtimalle de olsa dışarı çıkması bile imkânsız yüksek korunaklı bakım merkezlerinde yaşamaya mahkûm edilirler. Vasînin rızası olmadan hiçbir işlem yapamaz, yapılamaz.

Normal şartlarda bir kişinin aklî muvazenesinin yerinde olmadığına dair rapor, tam teşekküllü bir kamu hastanesinin psikiyatri kliniği veya Adli Tıp merkezindeki heyet tarafından verilir. Ancak Sağlık Bakanlığının 10.03.2014 tarih, 54567092/9906 sayılı ve 2014/11 numaralı genelgesi ile rapor vermek kolaylaştırılır.

Hiçbir hukûkî dayanağı olmayan bu genelge ile çeşitli kanun ve yönetmelikler, hukuk sistemi altüst edilerek değiştirilmiş. Bu sayede “âile hekimleri de dâhil olmak üzere mesleğini icraya yetkili olan bütün tabipler aklî meleke (hukuki işlem yapma ehliyeti) raporlarını düzenlemeye yetkili olup, ancak tabip gerek gördüğünde ilgili uzmana sevk ederek uzman tarafından karar verilip raporun düzenlenmesini talep edebilecektir” hükmü getirilmiştir.

Düzenli kullanılan bir ilaç için bile heyet raporu isteyen devlet, bir kişi hakkında ‘aklî meleke’ raporu düzenleme yetkisini âile tabipleri dâhil tüm doktorlara fert fert vermiştir.

Bu genelgeyi dayanak göstererek, bazı kimselere aklî melekesinin yerinde olmadığına dair yani ‘deli raporu’ düzenlenmiş ve düzenlenmektedir. Bu durum, yukarıda zikredilen karanlık yapılarca yapıldığı gibi varlıklı kişilerin mülklerini yönetme veya mallarına çökmek için de yapılabilmektedir. Daha tehlikelisi ise ihtiyaç duyulması hâlinde en aşağıdan en tepeye kadar tüm kamu yöneticileri için de uygulanarak ülke ve yönetimi bir kargaşaya sürüklenebilir.

Bugüne kadar kamu yöneticileri için kullanılmamış olması, kullanılmayacağı mânâsına gelmez. Bir seçim süreci düşünün ve adaylar kesinleşmiş olsun. Sıradan bir doktorun tek başına her hangi bir aday hakkında bu raporu tanzim edip, sisteme girdiğini hayal edin... Olmaz mı? Hiç şüpheniz olmasın bu ülkede bunlar hiçbir zaman sürpriz değildir.

Bu genelgenin 17/25 Aralığın hemen ardından yayınlandığını da düşündüğünüzde her şeyin mümkün olabileceğini zâten anlarsınız. Dosyamızda göreceğiniz müşahhas örnekler bunu zâten ispatlamaktadır ve bir benzeri Gerçek Hayat yazarının başına gelmiştir. Ayrıca isminin yer almasını istemeyen Musevî bir işadamı ile başka eski bir mason da benzer bir süreçle karşı karşıyadır. Öte yandan başına geldiği halde mücadelesine zarar vereceği gerekçesiyle isimlerinin gizli kalmasını isteyen insanlar da mevcut.

Ülkemizin bir başka meselesi ise kovid sürecini bahane ederek yapılan zamlar, kiralık ev krizi, başta gıda olmak üzere dar gelirlerinin bütçesini zorlayan soygunlar. Yıllardır çözülemeyen kabzımal ve market meselesi de cabası…

Taliban’ın 15 Ağustos’ta Afganistan yönetimini yeniden ele geçirmesiyle ülkede savaş tümüyle sona ermiş ve yeni yönetimin oluşumu başlamıştı. Gerçek Hayat ekibi ise eylül başından bu yana Afganistan’daki haber serüvenini sürdürüyor. Özet bilgi ve videolar Gerçek Hayat’ın sosyal medya hesaplarında yer alıyor. Albayrak Medya’nın başka müesseselerinde çalışan diğer arkadaşlar ve yazarımız Bülent Tokgöz’ün izlenimleri de sayfalarımızda yer alıyor.

Aşı konusundaysa işler çığırından çoktan çıktı. NTV yayınına çıkan Prof Dr Zafer Kurugöl, bebekler ve çocuklara yönelik gayrı resmî aşı terörünü itiraf etti. Çocuklara hepatit ve kızamık aşılarının karıştırılarak uygulandığını, küçük çocuk ve 1 aylık bebeklere bile kovid aşısı yapıldığını itiraf etmekle kalmayıp, yüksek doz bile uyguladıklarını, bunları da ünlü bir tıp dergisinde yayınlayacaklarını ifşa etti. Resmî makamlar ise bu suçu “maksadını aşan konuşma” diyerek gündemden düşürmeye çalıştı ne yazık ki.

Bu vesileyle içerideki yazımızda da yer alan, İngiltere eski bakanı Tony Benn’in itiraflarını takdirlerinize arz edelim.

“İnsanları kontrol etmenin iki yolu var. Her şeyden önce insanları korkut ve morallerini boz. Eğitimli, sağlıklı ve kendine güvenen milletler çok zor idare edilir. İnsanların eğitimli, sağlıklı ve kendine güvenir olmalarını istemiyoruz. Çünkü o zaman kontrolden çıkarlar. Dünyanın tepesindeki yüzde 1, dünyanın zenginliğinin yüzde 80’ine sahip. İnsanların buna tahammül etmesi inanılır gibi değil ama onlar fakirler. Moralleri çökertilmiş ve korkutulmuşlar. Bu iki sebeple düşünüyorlar ki, yapılacak en ehemmiyetli şey, emir almak ve olmasını arzu ettikleri şeyleri ummak…”

Vesselam!

 
 
Yorum Yap
Diğer İçerikler