‘MASONLARA ŞİDDETLİ BİR HÜCUM YAP’ EMRİ
“Atatürk bir gün eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilât ve durumunu bildirir bir kitap verdi. “Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Grup Başkanlığına ver. Grupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve Grupça kapanmasına delâlet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır” dedi.
Masonluk da kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Grup günü Mahmut Esat Bozkurt, başkanlık makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Kâtip, takriri okudu. Grup dinledi. Hülâsası şöyle idi. “Bizim atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonluk da kökü dışarda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da grup kararı ile kapatalım.”
MECLİSTEKİ MASONLARI BİR TELAŞ ALDI
Meclisteki masonları bir telaştır aldı ve Mahmut Esat Bey söz istedi. Kürsüye gelerek, takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclisteki masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya’yı görseydiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatip Mahmut Esat Bey’e laf yetiştirebilir mi idi.
Şükrü Kaya, ‘masonluğun bir hayır müessesesi olduğunu’ kürsüden söylediği zaman grubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar. “Hayır! Eserleri nedir, birisini gösterebilir misin? Yalan söylüyorsun, in aşağı” dediler.
Mahmut Esat ise masonluğun kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzır bir tarikat olduğunu, her yerde umumi reisleri yani maşrık-ı âzamlarının Yahudi olduğunu birçok belgeyle ispat etti. ‘’Mason localarını kapatalım’’ sesleri yükseliyordu
MASONLAR PEKER’E YALVARIYOR
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi, kâtibi umumi Recep Peker’e sığınmakta buldular. Ve salonda oturan Recep Peker’in etrafını sararak, yalvarmağa başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş, her taraftan “kapatalım” sesleri yükseliyordu.
Arkadaşlar, bugünden itibaren bütün mason locaları kapanmıştır. O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek arkadaşlar, “Çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun. Bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım. Gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim” dedi. Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. “Bir hafta sonra olsun; biz herhalde bütün locaları kapatırız” dediler.
“KAHROLSUN YAHUDİ UŞAKLARI”
Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: “Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır ve bütün locaları kapanmıştır” dedi. Maşrık-ı âzam Dr. Mim Kemal ve yanındaki diğer masonlar, Atatürk’e gidiyor. Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve “kahrolsun Yahudi uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra, Doktor Mim Kemal’i öne katarak, meclisteki masonlar toplu olarak Reisicumhur’a gitmişlerdi.
Mim Kemal, Reisicumhur’a hitaben, “efendim biz zaten maiyeti devletinizdeyiz. Fakat siz maşrık-ı âzamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demişler. Reisicumhur, “Peki bir şey soracağım bana cevap veriniz: Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve maşrıkınızın ismi nedir?” “Biz, Cenova’ya tabiyiz ve reisimiz de Barca Mişon cenaplarıdır” demişler.” İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler s.121-124, Biyografinet Yay. 2007)
Geçtiğimiz sayılarda yayınladığımız belgeler, Mason localarının resmen kapanmakla birlikte, fiilen kapanmadığını ortaya koymakta idi. Netice itibariyle, benzer bir durum 1970’li yıllarda TBMM’de tartışılmış ancak netice elde edilememiştir. Çünkü Meclis üyelerinin pek çoğu masondur!
Vesselam!
Baş tarafı için tıklayın
En Çok Okunan İçerikler
08 Kasım 2023
09 Aralık 2023
08 Kasım 2023
09 Kasım 2023
05 Kasım 2023
17 Mayıs 2023
15 Temmuz 2023
01 Haziran 2023
17 Mayıs 2023
15 Mayıs 2023