15 Temmuz, Mehmet Görmez, Saraçhane şahitliği ve kriptolar
15 Temmuz 2023 22:44
İstanbul Atatürk Havalimanına yönelik 28 Haziran 2016'da terör örgütü DAEŞ tarafından yapılan silahlı ve bombalı intihar saldırısında 48 kişi vefat etmiş, 236 kişi de yaralanmıştı. Bu hâdise gerçekleştiğinde Mekke-i Mükerreme’deydim.
Yine 15 Temmuz 2016’da birlikte umreye gittiğimiz arkadaşıma ziyarete gittiğimde, Fettah Tamimce’nin dayısı ile tanıştık. Birkaç saat sohbet ettik ve konu terör örgütü FETÖ’ye geldi. Bunların nasıl bir zındık olduğu ve neler yapabileceklerine dair pek çok şey konuştuk.
15 Temmuz işgal ve iç savaş girişiminden birkaç gün önce 12 Temmuz Salı sabahı TVNet’te FETÖ kalkışmasının her an yaşanabileceğini söylemiş ve devletin FETÖ ile yeterli mücadele etmediğini belirtmiştim. Kaldı ki terörist başının web sitesini bile kapatmayı akıl edememiş bir bürokrasi ile karşı karşıyaydık ve o tarihte genel yayın yönetmeni olduğum Yeni Söz gazetesinde konuyu haber yapınca aynı gün Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi, sitenin kapatılması kararını vermişti.
Akşam geç saatlerde eve döndüm, vakit ilerlemişti, akşam namazını kıldım ardından koltukta uyuya kalmışım. Televizyon da kapalıydı. İstanbul Belediyesinin de yer aldığı Saraçhane bölgesindeki silah seslerine uyandım. Ardı arkası kesilmeyen mermi sesleri geliyordu.
Hemen terasa çıktım ki mermi başımın üstünden uçtu. İçeri girdim televizyon açılmıştı ve o an ne olduğunu anladık. Apartmandan aşağı indim, kapıda su ve ateş diye bağıran birileri vardı. Koştum su ve çakmak getirdim. İBB’ye doğru insanlar akıyordu.
‘MERMİSİ OLAN ACELE GETİRSİN’
Çuvv diye havada uçuşan yivli mermilerin sesleri tabanca mermilerinin seslerini bastırıyordu. Belediye’ye yaklaştığımda iş makinesinin siperinde mermisi biten polis memurunun “mermisi olan acele getirsin” diye bağırdığını işittim. Daha ileriye geçmek imkansızdı, çünkü kurşunlar vızır vızır işliyordu. O anda ‘neden evde mermi yok’ diye hayıflandım. Az sonra iri yarı bir adam elinde bir torba mermi ve birkaç silahla geldi. Mermilerin bir kısmı polise ulaştırıldı elden ele. Silah getiren kişi geçti sipere… Şarjörlere mermi dolduranlardı sanırım yanlarındakiler.
Ne olup bittiğini anlamak için eve döndüm, çünkü cep telefonundan sinyal alamıyordum. Televizyonları gezdim ki ismi lazım değil daha pek çoğu yayında bile değildi. Tvnet ve Ülke Tv gibi birkaç kanal, halkı direnişe çağırıyordu.
CAMİLERDEN SÂLÂ OKUNMASI DAVETİ
Yayında olup da bende telefonları olanlara camilerden salâ okunması daveti yapmaları teklifinde bulundum.
Tekrar Saraçhane’ye döndüm, yaralılar ve vefat edenler vardı. Kimi sarığındaki bezi çıkarıp yarayı sarıyordu, kimi araçlara taşıyordu yaralıları. Tekbir sesleri inliyordu her yerde.
Derken F16’ların sanki dokunsak elimiz değecekmiş gibi alçak uçuşları başladı ve sonik patlama denilen seslerle inliyordu her yer.
Bir yandan da İBB’nin girişinden çevreye neredeyse aralıksız büyük ve gelişmiş silahlardan rasgele ateş ediliyordu. Aralıklarla eve gidiyor ve televizyonlardaki ülke çapında olup biteni öğrenmeye çalışıyordum.
‘DİYANET’TEN EMİR GELMEDEN YAPAMAYIZ’
Bazı imam ve Diyanet görevlilerini aradım salâ verilmesi ve halkın sokağa çağrılması için. Kimi açmadı, kimi de Diyanet’ten emir gelmeden yapamayacaklarını söyledi.
Turgay Güler’in ekrandan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e salaları başlatmazsa FETÖ’cü ilan edeceği çağrısını işittim. (Bu yayını internetten kim neden kaldırdı acaba?) Turgay’a tebrik mesajı gönderdim.
Saraçhane’ye ve televizyondan bilgi almaç için eve geliş gidişlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın Hande Fırat’ın yayına bağlanması hâdisesinin tekrarını izledim.
Saat 24 sularıydı ve salâlar bağlamıştı. Bunda katkımız olmuş mudur bilemem, gerçi bunun da bir ehemmiyeti yok. Ekranda bu çağrıyı dillendiren ve Mehmet Görmez’e meydan okuyan kişi meslektaşım Turgay Güler, bu çağrıya saatlerce direnen de şimdi uluorta fitne çıkarıcı konuşmalar yapan Mehmet Görmez’di.
SEVİNÇ GÖZYAŞLARI VE ZAFER ÇIĞLIKLARI ORTALIĞI SARDI
Saatler ilerlemiş ve silah seslerini kesilmişti. İBB’nin yanındaki havuzun berisinde ele geçirilmiş ve delik deşik olmuş askerî aracın yanına geldiğimde sevinç gözyaşları ve zafer çığlıkları ortalığı sarmıştı. İBB’nin işgali engellenmiş ve zafer kazanılmıştı ki bir F16 daha geçti tepemizden, inanılmaz sonik patlamalar yaşanmıştı.
Coşkuyu görüntülemek için de uğraşıyordum. Bir kişinin panelvan aracıyla iş makinesine doğru ilerlediğini gördüm. Yanına vardım ki yaralı bir yiğit. Sağ kolunu delip geçen kurşun yarasını sardırmış hastanede, tekrar dönmüş arabasıyla.
Kısa bir mülâkat yaptım ve gözlerindeki ışıltı ve sözlerini unutamıyorum. Şimdi ismini hatırlamıyorum. Belki kendisi bu yazıyı okur da ismini lütfeder.
‘SENİ ALMAYA GELİYORUM, HAZIRLAN’
İşgal ve iç savaş girişimi devam ederken bir arkadaşım aradı ve “Maazallah bu alçaklar başarırsa ilk infaz edecekleri kişilerden biri sensin, seni almaya geliyorum, hazırlan” dedi.
Bu fakiri saklayıp belki de yurtdışına götürmeye çalışacaktı ama gelemedi, çünkü Boğaz Köprüsü işgal edilmişti. O da orada katıldı direnişe.
Pek çok kişi bu teröristlerle iş tutarken biz onlar hakkında yazıp çiziyorduk. Onları da anlatan “Şeytan Çıplak” kitabını neşretmiştik. “Gülen Şeytanlar Tarihi” kitabının yazımı ise 2015 başında başlamıştı. Arkadaşım da bunları ve daha fazlasını biliyordu. Ayrıca o meşhur dinlemede üzerime kayıtlı olmamasına rağmen telefonum dinlenen listedeydi.
1982’DE KONYA İHL’DE OKURKEN GÖRMÜŞTÜM
Bunların nasıl bir hain olduğunu 1982’de Konya İHL’de okurken görmüştüm. Ta 90’lı yıllarda bunlardan bazı kimselerin “devlet bizim kontrolümüzde” dediğini hiç unutmuyordum. Şehre yeni bir bürokrat geldi mi bunlar sıraya girmişse anlıyordum ki bu onların adamı.
2005 yılında Çamlıca’da üç arkadaş yemek yerken birinin bunlar hakkında sorduğu bazı suallere verdiğim cevaplar, arkadaşın kızmasına sebep olmuştu. Sonradan öğrendik ki o yıllarda tıp doktoru olan babasını ele geçirmişler o da bu yüzden bunları soruyormuş.
‘SİZ BU HAYDUTLARI TANIMIYORSUNUZ’
Dershane meselesinde bunlara destek olan mütedeyyin saf yazarları arayıp “etmeyin eylemeyin, siz bu haydutları tanımıyorsunuz” dediğim konuşmalarım hâlâ dipdiri.
— Kemâl Özer - كٙمٙالْ اُوزٙرْ (@cankemalozer) July 15, 2023
PEK ÇOK SUÇLU HAKKINDA HİÇ İŞLEM YAPILMADI
Bugün 15 Temmuz 2016’nın hesabı tam olarak görülmemiştir. Aramızda kripto ve kriptonun kriptosu pek çok FETÖ’cü haydut dolaşıyor.
Pek çok suçlu hakkında hiç işlem yapılmadı. Bunlardan bazıları bizden çok Reisçi. Bizlerden çok Millî Görüşçü. Bizden çok sözde FETÖ karşıtı. Her kılığa girebilen bu teröristlere rastlanmayacak tek yer cennet.
15 Temmuz bir demokrasi zaferi değil, Hakk’ın şerre galibiyetidir.
Milletin izzetini çiğnetmediği, ülkesini teslim etmediği millî bir direniştir.
Bu direniş Müslüman halkın zaferidir.
Vesselam.
Yorum Yap
Yorumlar
Kaktus Sydney 12.09.2023
Inanilmaz bir yazi, yaziyi okuyorken tuylerim urperdi. Gercekten 15 Temmuz Turk Milletine karsi acilmış bir savaştı. Rabbim tekrarından muhafaza buyursun; bu vatan haini din duşmanlarına fırsat vermesin. Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun!
Kaleminize saglık!…