1980’li yıllardı, talebeyiz ve bazı gruplar “oy vermek haramdır” şeklinde propaganda yapmaktaydılar. Samimi bir arkadaşım vardı. Bir kitap getirdi ve beni o kitapla ikna etmeye çalıştı. O zamanki söylemlerine göre demokrasi, küfür rejimiydi. Siyasi parti kurmak, seçime girmek ve oy kullanmak demokrasiye dolasıyla küfre razı olmaktı. Bu yüzden oy kullanılamazdı.
O zaman da ne desen boştu. Çünkü beyinlerini başkalarına kiraya vermişlerdi. O kitabı bana veren arkadaşa bir gün dedim ki, “tamam Erbakan’a oy vermeyelim ve Hoca seçilemesin. Mason Demirel, İnönü’nün oğlu yahut da başkaları mı bizi idare etsin? “Onları da tanımıyoruz” dedi. Sen tanımadın diye onlar ortadan kalkmış mı oluyor?
Tamam rejim kafir ama siz bu rejimin nüfus cüzdanını taşıyorsunuz, parasını kullanıyorsunuz, alacağınız olduğunda icra dairesine koşuyorsunuz vs. Her itirazınıza karşı kendi fikri olmayan dikte edilmiş, muhakemeden uzak sakil cümlelerden oluşan cevapları vardı.
Refah Partisi’nde seçim çalışmasına iştirak ettiğim için eleştiren bir arkadaş, beni genç bir avukatla tanıştırdı. Anlattı anlattı ve meğer cehennemime odun taşıyormuşum da farkında değilmişim. Bu kişilerin çoğu bugünkü ‘Neo Selefi’ kafa değil, aksine Humeyniciydi.
Humeyni propagandasını da ihmal etmiyorlardı.
Bunlardan bazılarıyla ta o zamanlar irtibatımız koptu bazılarıyla ise uzaktan…
‘Oy vermek haram’ diye propaganda yapanlardan ikisi avukattı. Biri bir dönem, diğeri iki dönem milletvekilliği yaptı. Biri ise def’aten aday adaylığında bulundu ama adaylık nasip olmadı. Bir diğeri ise YÖK üyeliğinde bulundu. Adaylık girişimleri yaptı ama netice alamadı.
Bugünlerde de birileri “oy vermek haramdır” propagandası yapıp, Müslümanları kendince sandıktan uzak tutmak istiyor. Bunlardan etkilenen üç-beş kişi de sosyal medyadan soruyorlar, anlaşılan kafaları karışmış.
Fitne kıtalden daha kötüdür.
Söz, çoğu kez büyüdür ve muhatabını etkisi altına alır.
Müslüman kılığına girmek kolay. Müslüman mısınız, değil misiniz buna hükmeden bir merci de yok.
Sakal koy, bıyığı kısalt, üç beş şey öğren ve ahkâm kesmeye başla, hepsi bu kadar.
Bunların bugünkü amacı, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini engellemek. Tıpkı Mısır’da Mursi’ye karşı Sisi’ye verdikleri destek gibi…
PKK’lıyla, FETÖ’cüyle, DHKP-C’liyle, CHP’liyle aynı kafadalar, aynı amaç ve aynı patrona hizmet ediyorlar.
Müslüman biri seçilmesin, Erdoğan veya millî bir şahsiyet gelmesin, Türkiye güçlenmesin, param parça olsun, güç olmaktan çıksın…
Kemal Kılıçdaroğlu gelince rahata mı erecek bunlar? Elbette hayır. Ama bunların muhakeme kabiliyetleri yok. Aklını, kalbini ve dilini kiraya vermiş zavallılar.
Türkiye, kemalist bir rejimmiş ve dolasıyla sandığa gitmek kemalizme hizmetmiş.
Bre beyinsiz asıl senin yaptığın kemalist rejime hizmet.
Devlet bizim devletimiz.
Millet bizim milletimiz.
Bir yerleri birileri işgal etti diye hep onlarda mı kalacak?
Millet kendine geldi, gelmeye de devam ediyor. Sizin fitne cümlelerinize kulak asacak kimse yok, boşa kürek çekmeyin!
Türkiye’yi Müslüman Türkler idare ettiği müddetçe İslam ümmetinin ve diğer mazlumların geleceği vardır. Türkiye İslam’ın kalesidir ve siz bu kalenin düşmesi için çabalayan akıl fukaralarısınız.
“Bu mahkemelerde hâkim olmak küfre hizmettir” diyen beyinsizler vardı. Onlar neyse bunlar da aynısı. Bu kişiler bâzen Humeynicidir, bazen Neo Selefidir, bazen başka bir kılıkta çıkarlar karşınıza. Bunlar bu ülkenin ve Müslümanların düşmanı.
Biz, talebelik yıllarında edindiğimiz şuurlanmanın üzerinden 40 yıldan fazla zaman geçti ve Elhamdülillah hiç sapmadık. İnanç ve samimiyet zaviyesinden dün neysek bugün de oyuz.
CHP’ye oy vermeye çağırmak ile “sandığa gitmek vebaldir veya küfürdür” diyen kafa aynı kafa. Aynı şuursuzluğun neticesi.
CHP’den umutlanmak sadece basiretsizlik değil, akıl muvazenesini kaybetmektir.
Son devrin büyük dava adamlarından hukukçu, dersiam, müderris ve meşayıhtan Ali Haydar Efendi (r.a.) şöyle buyurur: “
Rey vermeyen, küfre rey vermiştir!”
Vesselam!
NOT:
Aşağıda delil isteyen arkadaş için 'Selefi' bir hocanın videosunu ekliyorum.