Bayram öncesi bir masondan eposta aldım. E-Posta ile “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası”ndaki yolsuzluğu anlatan onlarca sayfadan oluşan belgeler geldi.
Belgelere göre 2017'de İzmir Konak İlçesi Alsancak bölgesinde loca için bir bina inşaatına başlanıyor. İnşaatın maaliyeti 7 milyon dolara yakın. İnşaat 29 Aralık 2021’de iskân ruhsatı alıyor ama kavga bitmiyor.
Birbirini yalanlayan iç raporlara göre yolsuzluk milyonlarca dolar.
İşin içinde İzmir Büyük Locası, Ankara Büyük Locası ve İstanbul Büyük Locası mensup ve yöneticileri de var.
Konu, savcılıklara da intikal etmiş ama netice alınamamış olmalı ki, bir rütbeli mason bunu bize ulaştırıyor.
Mesele hakkında ‘Büyük Üstat Rint Akyüz’ tarafından soruşturma başlatılmış, komisyon kurulmuş. Komisyon başkanı ise bir önceki İzmir Büyük Üstadı Tunç Demirkan…
İddialara göre Demirkan, komisyon üyelerinden bağımsız suçlamaları temize çıkaran bir rapor tanzim ediyor. Diğer üyeler, itiraz rapor ve şerhleri yazıyorlar. Başka komisyonlar kuruluyor ama kargaşa çözülemiyor.
Mesele adli makamlara intikal etmiş ve karşılıklı suçlamalar havada hâlâ uçuşuyor.
Bu locadaki ilk yolsuzluk sızıntısı değil. Daha önce de benzerleri yaşanmış, birbirlerini aforoz etmiş, giyotinlere çekmişlerdi.
Merhum Aytunç Altındal, Türkiye’deki adlî makamların mason localarını soruşturmamakla itham ediyordu. Basit hâdiselerin medyada davul zurna ile haber olduğu günümüzde, milyonlarca dolarlık yolsuzluk yaşanan ve loca içi çatışma ve kırılmalara sebebiyet verecek hâle gelen mesele medyada haber olmuyor.
PARANIN KAYNAĞI NE?
Bize eposta gönderen mason, sadece bize değil, haber yapabileceğini düşündüğü kimselere de göndermiş.
İlk soru şu olmalı: Loca bu kadar büyük parayı nereden buldu?
Kim ya da kimler verdi?
Her locada sadece 33 üye olur ve İzmir’deki mason sayısı farzımuhal bin kişi olsun. Daha fazla değildir. Ortada 6 milyon doları aşan bir paradan söz ediyoruz. Sadece bu bina yapımı için her masonun en az 6’şar bin dolar gibi astronomik bir bağışta bulunması gerekiyor ki tedarik edilebilsin.
Şayet üyelerden temin edilmemiş ise dış bağış alınmış demektir. Demek ki bu durumda da İçişleri Bakanlığı Sivil Toplum Genel Müdürlüğü’nü ilgilendiren hususlar var.
Mevzuata göre tüm dernekler her yıl nisan ayı sonuna dek ‘Dernekler Beyannamesi’ vermek durumunda. Mason locaları da görüntü de dernek olduğuna göre onlarda veriyor olmalı. Mesela bu bağışlar bu beyannamelerde belirtildi mi, incelenmesi gerekiyor.
Eski mason ve uzun zamandır masonluğun aleyhinde yazıları ile tanıdığımız Özhan Kızıltan’da bu hususta bizden önce bir yazı kaleme almış. Kızıltan diyor ki: “İnşaat için olası maliyetin %250 fazlasının harcandığı, 1.850.000 Amerikan Doları + KDV ile bitirilmesi gereken inşaata bugüne kadar 4.750.000 Amerikan Doları + KDV harcandığı raporda detaylarıyla açıklanıyor. Aradaki fark 2.900.000 Amerikan Doları. Tabii bu paraların nereden bulunduğu araştırılmaya muhtaç. İzmir’in Mason Belediye Başkanı Tunç Soyer’in inşaat için derneğe dolaylı veya doğrudan yardımı oldu mu? Dış kaynaklardan yararlanıldı mı?”
Kızıltan’ın da belirttiği gibi yazılan raporlar incelendiğinde akla şu sual geliyor: Nerede o eski çaplı masonlar?
Bugün iç soruşturmayı bile beceremeyen, rapor bile yazamayan ve dahası iç meselelerini bile çözemez hâle düşmüş bir masonluk var karşımızda.
Büyüleri bozulmuş ve dökülüyorlar. Artık mahremlerini bile saklayabilecek durumda değiller.
Bu arada evraklarda adı geçen kişileri biraz araştırdım. İçlerinde CHP delege ve yöneticileri de var.
Localarını bile yönetemeyenler, bir ulu çınar olan Türkiye’nin yönetimine talip.
İç çürümesi ayyuka çıkmış, iki kelimeyi bir araya getirip rapor bile yazamayacak kişilerin Büyük Üstadlığa terfi ettirildiği masonlar ve onların partisi CHP mi idare edecek bu ülkeyi?
Kendi binalarını bile yapmaktan aciz, kendi iç meselelerini bile çözemeyen masonlar mı, sözde Süleyman Mâbedi’ni inşa edecek?
Bunlara mı teslim edecek Saadet, Deva ve Gelecek Partililer, ulu çınarı Türkiye’yi?
MASONLUĞUN GELECEĞİ
Türkiye’de masonluk her zaman Batı’dan farklı idi. Batı’da masonlar globalci çetelerin ağa babalarının hizmetkârlarından sadece biriydi ve hâlâ öyle.
Osmanlı ve Türkiye’nin ilk ve orta dönemlerindeki masonların çoğu neye hizmet ettiğinin farkında olan Sabetaycı, Pakraduni, Yahudi ve devşirilmiş kimliksiz şahsiyetlerden müteşekkildi. İçlerinde hiçbir zaman millî bir unsur olmadı, olması da eşyanın tabiatına aykırıydı.
Çoğu kez babadan oğula geçen bir mirastı mason. Belli ki genel “kalite” orada da dip yapmış.
Kimileri ise gerçeği öğrendiğinde boynundaki kementten çekindiği için ayrılamayan, bu yüzde güvenilmeyen ve tehdit altında tutulan kimselerdi.
‘CHP kafalı’ asker ve bürokratların masonlaştırılmasıyla ülkede büyük bir tahakküm kurulmuştu.
Siyasete etkileri çok büyüktü. Ama her fani gibi onlar da çöküşte.
Bırakınız global satanist çetenin hizmet kârı global masonluğu, İslam dışında kimsenin bir geleceği yok artık. Türkiye’deki masonların ise olması zaten beklenen bir durum değil.
Vesselam!
BELGELERDEN BAZI KESİTLER
Yorum Yap
Yorumlar
Mehmet YARALIOĞLU 10.05.2023
Teşekkürler üstadım, iyi ki varsın,kalemine,yüreğine sağlık.