Yeni Zelanda’da cami ve Müslümanlara yönelik terör saldırısı... Ardından Paris’teki 8-9 asırlık katedralin yakılması ve Mescid-î Âksâ’ya yönelik yakma girişimi... Son olarak Sri Lanka (Seylan adası)’nda çok sayıda kilise ve otele yönelik terör saldırısı ve 300 civarında ölü... Siz bunlara Hakkâri’deki PKK terörünü, Mymmar’da ve Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yönelik soykırımları da ekleyin!
Mâbedlere yönelik terör hâdiseleri karşısında özellikle batı neden suskun? Bu saldırılar farklı dinlere yönelik halkların birbirinden nefret etmesine yönelik bir hamle mi? Dinlerarası bir savaşın fitilinin ateşlenmesi mi hedefleniyor, yahut kıyamet senaryocuları bütün insanlıkla alay mı ediyor? Fransa’da bazı Yahudilere yönelik terör saldırısında kenetlenen liderler, neden bu hususta suskunlar?
İnsanlığın başındaki bunca dert yetmezmiş gibi, bir de karmaşık terör faaliyetleri ile insanlığın enerjisinin tüketilmesi şeytanca hesapların bir ürünü değil mi? Bunlara demokrasi masal ve maskesiyle yürütülen darbeler, iç savaşlar, seçim oyunları, ambargoları da ekleyin. Sahi dünya nereye sürükleniyor?
Bu suâllerin cevabı için bocalaya duralım, Türkiye’nin bir de kur, faiz, işsizlik, yüksel(til)en gıda fiyatları, boş yatan verimli topraklar, diplomalı ama mesleksiz işsiz ordusu meselelerini ne yapacağız?
Türkiye gibi muhteşem toprak, iklim çeşitliliği ve genç nüfusu olan bir ülkede işsizliğin artmasının akılla izahı mümkün mü? Elbette bazı meselelerde dış faktörler oldukça etkindir ve çözümü zaman alır. Ancak toprağın boş yatması, herkesi okutarak işsiz bırakmak ve artan hastalıkların müsebbibi kendimizden başkası olamaz.
Masabaşı çözümlerin, istatistik masallarının içinde boğulan Ankara’ya, sadece eleştiri yöneltmekte hakkaniyetli değil, çâre de sunmak zorunda herkes. Gerçek Hayat olarak biz de işsizlik verilerinden hareketle, 28 Şubat ve AB politikalarının sürüklediği açmazı hem gündeme taşıyor, hem de çözüm teklifleri getiriyoruz. Detaylar dosyamızda...
Öte yandan dijitalleşme, sanallaşma ve bunun getirdiği kuşatma ve mahremiyeti yok eden vahşi uygulamalar, herkesi kanser yapacak olan 5G belâsı, filmlerin istilası, adlî süreci tamamlanmadan YSK kararına rağmen koltuğa oturtulan İmamoğlu’na Çin konsolosunun yaptığı mânîdar ziyaret, İran’a yönelen yeni abluka, Ukrayna’nın başına getirilen Yahudi komedyen ve Afrika’yı saran devşirmeler gibi pek çok mesele de sayfalarımızda...
Yine yeni bir Ramazan-ı Şerif’e ulaştık. Son yıllarda her Ramazan’da Müslümanlara yönelik acıların artırıldığına şahit olmakta idik. ‘İnşaallah bir daha yaşanmaz’ diyoruz ama bunun bir nedeni de Müslümanların kendi zaafiyetleri. İçine düştükleri israf, şükürsüzlük, iç düşmanlıklar...
Ramazan-ı Şerifimizi tebrik ederken, her okurdan en az bir yeni Gerçek Hayat okuru rica ediyoruz. Bu hafta ilave bir Gerçek Hayat alıp, hediye ederek bir başkasının da dergimizi tanımasına katkı sağlayabilirsiniz. Güzel olmaz mı?
Vesselam!
