09 Eylül 2024 Pazartesi

Sosyal Medya

Son Eklenenler

Kanserle tanışma anne karnında başlıyor

Gıda ve besin sağlığı üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Kemal Özer, son kitabı ‘Yediklerinizin İçinde Ne Var?’da önemli bir iddiada bulunuyor. Özer’e göre ürünlerin raf ömrünü uzatmak için besinlere radyasyon veriliyor ama bu işlemin adına ‘ışınlama’ deniliyor. Yapmanız gereken, son kullanma tarihi uzun olan besinlerden uzak durmak.
09 Aralık 2013 17:55
Türkiye, gıda sicili konusunda dosyası bir hayli kabarık ülkelerden. Bugüne değin zeytine pas, kaşar peynirine talaş, tereyağına patates karıştırıldığına şahit olmuştuk. Kimyasalların yiyeceklerimize bilinçsizce karıştırılması ve genetiği değiştirilmiş organizmalardan imal edilmiş ürünlerin ne tür hastalıklara yol açtığı onlarca defa belgelenmişti. Kamuoyuna belirli sıklıklarla yansıyan haberler, ülkemizde bu alandaki denetimlerin caydırıcılıktan uzak ve devamsız olduğunu ortaya koyuyor. Gıda ve insan sağlığı üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan Kemal Özer, son kitabı “Yediklerinizin İçinde Ne Var?” kitabıyla önemli bir iddiayı dile getirdi. Buna göre, ülkemizde üretilen başta baklagillerden et ürünlerine kadar birçok besin maddesi belli oranlarda radyasyona tabi tutuluyor ve bu şekilde piyasaya sunuluyor. Ürünlere radyasyon verilmesinin ana nedeni ise mamullerin raf ömrünü uzatmak, küflenme ve bozulma gibi etkilerden korumak. İddianın en çarpıcı tarafı ise radyasyona tabi tutma işleminin gıda yönetmelik ve kanunlarına uygun olması. Zira ‘Gıda Işınlama Yönetmeliği’ adı altında yapılan uygulamalar, kelime oyunları ve farklı tabirlerle halkın gözünden kaçacak hale getiriliyor.

Radyasyon yerine ‘ışınlama’

Daha önce kaleme aldığı “Deccal Tabakta”, “Şeytan Ye Diyor” ve “Müslüman’ın Diyeti” kitapları ile Medya Etik ödülü sahibi olan Özer, başta devlet eliyle yapılan bu uygulamayı büyük bir yanıltmaca olarak nitelendiriyor. Dünyada ABD, Güney Afrika, Hollanda, Fransa ve Tayland gibi ülkelerin de başvurduğu işlem ilk olarak 1957 yılında Batı Almanya’da baharatların ışınlanmasıyla başladı. Ülkemizde ise Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nce uzun bir zamandır uygulanıyor. Bu konuda gerekli denetimin yapılmadığı ülkemizde ne tüketiciler ne de perakendeciler konu hakkında yeterince bilgili. Zira halen birçok üretici ürün paketi üzerine, uygulanan ışınlama işlemi ile ilgili ne bir uyarıcı ibare ve ne de işarete yer veriyor. Kemal Özer, özellikle piyasadaki tıbbi aromatik bitkiler başta olmak üzere kuru baklagillerden kırmızı ete kadar mamullerin büyük bir bölümünün bu işleme maruz bırakıldığını vurguladı.

‘İçindekiler’ aldatmacası

Gıda sektöründe yapılan yanıltmalar elbette bununla sınırlı kalmıyor. Özer, kitabında margarinin üzerinde ‘bitkisel yağ!’ veya sentetik madde yerine ‘doğala özdeş’ ifadelerinin yer aldığını belirtiyor. İshale sebep olan maddeler içinse ‘laksatif etki’ adı veriliyor. Aslında Türk Gıda Kodeksi gereğince, üretici firmalar, içindekiler bölümüne ürünün ihtiva ettiği tüm maddeleri yazması gerekli. Fakat yazılması zorunlu bu maddeler, kelime ve kavramlar değiştirilerek ya da kimsenin aşina olmadığı ‘E’ kodu almış şekilde tüketiciye sunuluyor. Kemal Özer, bu ‘mış’ gibi görünen kimyasal ve fabrikasyon maddelerin, üretim maliyetini azaltmak, tadı artırmak, ürünü berraklaştırmak ve hacim kazandırmak amacıyla ölçüsüzce gıdalara karıştırıldığını iddia ediyor. Özer son kitabında, besin ürünlerinin içine katılan tüm ‘E’ kodlu maddelerin bir kataloğunu çıkararak hangi maddenin ne tür yiyeceklerde bulunduğunu kategorize ederek anlaşılır bir dille anlatmış. Katkı maddelerinin sağlığa uygun olup olmadığı çeşitli renklerle belirtilmesinin yanı sıra, ürünlerin hangi hastalığa sebep olduğu ve hangi ülkelerde yasaklı olduğu da eklenmiş. 

Kanserle tanışma anne karnında başlıyor

Kemal Özer, Türk halkının gıda terörü konusunda hâlâ yeterli bilinç seviyesine ulaşmadığını ve bu yüzden yetkililer üzerine bir baskı oluşturmadıkları görüşünü savunuyor. İnsanlar arasında yaygın kanaatin ‘devlet izin veriyorsa mahzuru da yoktur’ olduğunu dile getiren Gıda Güvenliği Hareketi başkanı, bu mantıkla devam edilmesi halinde halkımızın erken yaşta kanser vakıalarından daha çok mustarip olacağını vurguluyor. Zira daha anne karnındaki çocuklar radyasyonlu ve kimyevi katkı içeren besinlere maruz kalarak dünyaya geliyor. Uluslararası çalışmalar ve araştırmalar ile desteklenen bu kitapta ünlü kanser araştırmacısı Dr. Rosalie Bertell başta olmak üzere ışınlama tekniği üzerine geniş bir kaynak taraması yapılmış ve akademik çalışmaya atıfta bulunulmuş. Kitapta American Journal of Clinical Nutrition ve Chinese Medical Journal dergilerinde yayınlanan araştırma ve deneylerde, radyasyonlu besinler yiyenlerin vücudunda yüksek oranda kanser hücreleri ve kromozom bozukluğu bulunduğu anlatılıyor. Kemal Özer, besinler içindeki C ve E vitaminlerini de tahrip eden ışın tekniğinden kaçınmanın tek yolunun tüketicinin bilgilenmesinden geçtiğini ifade ediyor.

Kimyasallar temizleyici mi, zehir mi?

Kitapda bahsedilen bir diğer konu da vücut ve ev temizliği için kullanılan maddelerin insan sağlığına etkileri. Özer, vücut temizliği için kullanılan temizlik maddelerinin kelliğe, sinir sistemi bozukluğuna, duyu kaybı, kısırlık ve hatta kansere dahi sebep olduğunu vurguluyor. Ayrıca evlerde sıklıkla kullanılan sabunların birçoğunda ‘tallowate’ adlı domuz ve benzeri hayvanlardan elde edilen madde kullanılıyor. Kelime anlamı içyağı manasına gelen tallowate sıvı sabunlardan duş jellerine, nemlendiricilerden diş macunlarına kadar onlarca üründe kullanılıyor. Kemal Özer, başta vücut temizliği olmak üzere tüm ürünleri doğal ürünlerden elde edilmesi gerektiğini belirtiyor. Saf zeytinyağı sabunu her türlü temizlikte kullanılabilir.

Mikrodalga fırının zararı

Son dönemlerde mutfakların vazgeçilmez bir parçası haline gelen mikrodalga fırınlar, pratik olması sebebiyle tercih ediliyor. Kitapta dikkat çekilen iddialardan biri de 950 ila 2450 megahertz frekansta çalışan bu aygıtlardan yayılan radyasyonun, metal, cam, kâğıt gibi nesnelerden geçerek besinlere yerleşmesi. Yapılan araştırmalarda mikrodalgada ısıtılan besinler ile beslenen kişilerde sperm ölümleri, yanıklar ve hatta kanser izlerine rastlanmış.

Erkam Emre
Yorum Yap
Diğer İçerikler