30 Ekim 2025 Perşembe

Sosyal Medya

Son Eklenenler

İngiliz’in tarafı ve sayanim terörü

Bu makale Gerçek Hayat Dergisinin 1120. Ekim 2025 sayısında neşredilmiştir.
29 Ekim 2025 21:02
İngilizlerin dünya siyasetine bakışları uzun zamandır ehemmiyet arz eder. Özellikle de 16. yüzyıl yani sömürge dönemleri sonrasında…

Yahudilerin Birleşik Krallığın damarlarında dolaşmaya başlamasıyla ise İslam dünyasına yönelik siyaseti daha farklı olacaktır.

Hint kıta ve uzak Asya’nın işgali, Birinci Cihan Harbi ve İstiklal Harbi zamanları, Türkiye’deki rejim değişikliği, Filistin’in işgali ve israilin kuruluşundaki rolleri tarihin akışında büyük bir ehemmiyet arz eder.

Hâkeza Kuzey Amerikan Bağımsızlık Harbindeki yenilgileri ile Kut'ül Amare hezimeti İngiliz’in unutabileceği şeyler değildi.

İsrailin bugün geldiği noktada en büyük pay şüphesiz, İngiltere, Almanya, Sovyetler Birliği ve Amerika’ya aitti.

Tezgâhı, yahudi sermayesinin birkaç asır evvel esir aldığı İngiliz’e kurdurdular. Hitler, Lenin ve Stalin’e ise yahudilerin Filistin’e göçünü sağlattılar. Almanları sözde soykırımla esir aldılar ve bu esaret sürüyor. Amerika ve Sovyetleri zaten onlar kurmuştu. Geriye sadece Filistin’i adıma adım işgal kalmıştı.

1917’de başlayan işgal ve soykırım aralıksız sürüyor. Bugüne dek zikrolunan ülkeler başta olmak üzere tüm Batı, israile sonsuz bir kredi sundu. Gerçi bundan başkaca bir seçenekleri de yoktu.

Yahudiler, kiliseye yönelik gerçekleştirdiğikleri “1789 Fransız İhtilâli” ile bugünkü Fransa’yı kurmuştular. Kurmakla kalmamış her yerini ele geçirmişlerdi.

Bugün ise tasarladıkları Sovyetler Birliği yok ama yerini alan Rusya Federasyonu, yahudilerin soykırımına karşı sessiz. Almanların borcu bitmedi ve biteceğe de benzemiyor.

İngiliz ve Fransızlara ise bir haller oldu ve son Gazze soykırımının ikinci yılına girerken Birleşik Krallık (İngiltere, Kanada ve Avustralya) ile Fransa 1967 sınırlarını esas alan Filistin Devleti’ni tanıdılar.

İngilizler hiçbir zaman yenilen tarafta yer almaz!

Bugün itibariyle Filistin tarafı zayıf ve kaybeden gibi gözüküyor olabilir. Ama büyük devletler genellikle ân’a değil geleceğe bakarlar.

Bu durumda İngilizler ya israil için gelecek bir öngörmüyor, yahut da dünyada sığınacak bir liman bulamaz duruma düşmekte olan bir grup yahudi İngiliz ve Fransızlar üzerinden israili ayakta tutacak hamleler peşinde.

İsrailin sözde cumhurbaşkanı izak herzoga Chatham House’da yapılan muamele, Trump’ın İngilizleri ikna turundaki hezimet, netanyahunun İngilizlere yönelik sözleri ve İngiltere’nin valilerle yönettiği Kanada ve Avustralya ile birlikte Filistin Devletini tanıması kuvvetle muhtemel tarihin mühim kavşaklarından birine işaret ediyor. Bu arada bir başka valiliği olan Yeni Zelanda’nın tanıma konusunda henüz bir adım atmaması da ilginç bir durum.

İngiliz’in bu tavrı, çaresizliğin bşr göstergesi miydi? Üstelik bu tanımayı, 2020'deki İşçi Partisi seçim toplantısında ailesinin yahudi olduğunu itiraf eden Keir Starmer’e yaptırdılar. Dahası Starmer bir mülakatında karısının da yahudi olduğunu, çocuklarını yahudi gelenekleriyle yetiştirdiğini söylemişti.

Evet bugün İngiltere’nin başbakanı da bir yahudiydi ve o yahudi Filistin Devletini üstelik de 1967 sınırlarına göre tanıdığını ilan ediyordu. Bu işte ya bir bit yeniği olmalıydı, yahut da Katar’ın (üstelikte İngiltere’nin desteğiyle) vurulmasının ardından İslam Dünyasını kaybetme tehlikesine yönelik yeni bir İngiliz-yahudi hamlesiydi.

Gerçeği görmek için zamana ihtiyacımız var. Ancak yahudilerin dünyayı ele geçirmesinin hatırı sayılır usullerinden bir kaçına temas ederek sürdürelim. Öncesinde izak herzoga Chatham House’da yapılan muameleye temas etmeden geçmemeliyiz.

HERZOGA CHATHAM HOUSE’DA AŞAĞILAMA

Terör örgütü israilin sözde cumhurbaşkanı olan Isaac (Izak) Herzog, terör örgütü israili 1983-1993 arasında idare eden haim herzogun oğludur.

Chatham House ise Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün adıdır. İddiaya göre Ocak 1919'da Paris Barış Konferansı'na katılan Amerikalı ve İngiliz diplomatlar, uluslararası meseleleri incelemek ve politikacıları yönlendirici analizler yapmak amacıyla iki düşünce kuruluşu kurmayı kararlaştırdılar. 1920’de İngiltere’de Chatham House, ABD’de ise 1921’de CFR yani Dış İlişkiler Konseyi kurulur.

Chatham House’ın derin Krallık, CFR’nin ise derin Amerika olduğu şüphe götürmez bir gerçek.

Bu sözde düşünce kuruluşunda isaac herzog’un Gazze’ye dair gerçek dışı iddiaları üzerine belli ki böyle konuşacağı bilinen herzoga yönelik hazırlanan tepki moderatör Bronwen Maddox tarafından sergilendi.

Chatham House’ın CEO’su da olan Maddox, herzogun sözünü keserek âdeta azarlarcasına ayar verdi. Bir nev’i İngiltere adına israile ‘one minute’ dedi.

Maddox sıradan biri değildi ve The Times gazetesinin eski dış haberler editörüydü. The Times ise  yahudi Rupert Murdoch (News Corporation Group) tarafından neşredilen bir yahudi gazetesi. Ancak Bronwen Maddox yahudi değil ve Nature dergisinin eski baş editörü.

Herzoga bunlar yapılırken, Trump’a ise Kral ile Windsor kalesinde yemek yerken kalenin duvarlarına Trump-Epstein görüntüsü yansıtıldı. Bu gelişme de, görüntüleri ağzı açık izlemek zorunda kalan Trump’a yönelik güçlü ve etkili bir mesajdı.

‘İsrail cumhurbaşkanı’ bile olsan Chatham House’a elini kolunu sallayarak girebilir ama çıkamazmışsın. Trump da olsan İngiliz’e ayar vermene izin vermezlermiş. Bu ayar ve tanıma sonrasında kim kime ayar verecek, yoksa ayar verilen dünya mı olacak bekleyip göreceğiz.

SAYANİM VE MİSTAARVİMLER

Yahudilerin dünyayı ele geçirme hususunda pek çok silah kullandıklarını biliyoruz. Günümüzde yahudi sermayesinin Vanguard, Blackrock ve State Street gibi dünyanın en büyük özel fonları aracılığıyla dev şirketleri ele geçirdiğini de…

İlaç, aşı, tohum, sosyal mecralar, medya, sinema, savunma, gıda, enerji, kâğıt başta olmak üzere tüm stratejik sektörlere çöktüğünü de…

Elbette sayılabilecek çok şey var. Bunlardan en az gündem olanı sayanim ve mistaarvim meselesi. Sayanim ve mistaarvimler yaşadıkları toplumlara entegre olmuş açık ve gizli yahudilerdir. Bunların büyük çoğunluğu yaşadıkları toplumlara gizlice ihanet ederler.

Mesela Arap toplumu içinde doğmuş resmî adı dahi Arap/Müslüman adı olan yahudiler var ve bunların yahudi olduğunu MOSSAD dışında pek kimse bilmez. İşte bunlara ‘mistaarvim’ deniliyor.

Bir diğeri ise tüm dünyada yaşayan açık ve kripto yahudiler ki, bunların adı da yardımcılar mânâsına gelen sayanimlerdir.

HAMAS, FKÖ veya başkaca ülke ve yapıların ve toplumların içinde çok sayıda ve çoğu deşifre olmamış mistaarvim yaşıyor ve bunlar İran ve Hizbullah’ın çökertilmesi gibi işlerde kullanıldılar ve kullanılıyorlar. Muhtemeldir ki Mahmud Abbas ve Muhammed Dahlan da bunlardan biridir.

Mesela Türkiye’deki eski pek çok fâili meçhul de bunların işiydi yani sayanimlerin...

Bugün İngiltere Başbakanının MOSSAD ve diğer siyonist yapılara çalışan bir ‘sayan’ olmadığını kimse söyleyemez. Belki de başka devleri idare eden pek çokları gibi.

Sayan sistematiğini seneler önce “Hile yolu” adlı eserinde eski bir MOSSAD ajanı olan firari Victor Ostrovsky ifşa etmişti. Siyonizm dünyadaki neredeyse tüm yahudileri kendine hizmet ettirmek istiyor. Hatta siyonizme karşı olduğunu sandığımız pek çok yahudiyi bile. Zira bir yahudinin siyonizm eleştirisi konusunda samimi olup olamadığını kestirmek de güç. Çünkü bu yapı için yalan ve kötülüğün bir sınırı yok.

Victor Ostrovsky, yahudi kardeşliğinin yani sayanim sisteminin tüm dünyada istihbaratı nasıl toplandığını, cinayetleri nasıl işlediklerini şöyle anlatıyor:

“Ran S., bizlere, MOSSAD operasyonlarının önemli ve eşsiz bir parçası olan ‘sayanim’ hakkında bir konferans verdi. Sayanim, yüzde yüz Yahudi olmak zorundadır. Yurt dışında (yani İsrail dışında) yaşarlar, israil vatandaşı olmasalar da pek çoğuna israildeki akrabaları aracılığıyla ulaşılır. Sayan, kabilevî kardeşlik fikrine sadakatinden dolayı, vatandaşı olduğu ülkeye ihanet edebilecek bir kişidir.

Mesela, İngiltere'de akrabası olan bir İsrailliden, mektubu getiren kişinin diasporadaki Yahudi halkını koruyup kollama amacı güden bir kuruluşu temsil ettiğini belirten bir mektup yazması istenir, İngiliz akraba, ne şekilde yardımcı olabilecektir?

Dünya üzerinde binlerce sayanim vardır. Hepsinin farklı rolleri vardır. Mesela, araba kiralama ofisi işleten bir sayan, Mossad'ın rutin belgeleri tamamlamaya gerek duymaksızın araba kiralamasına yardımcı olur. Bir apartman sayanı, şüphe uyandırmadan, barınacak yer sağlayabilir; bir bankacı sayan ise gecenin bir yarısı ihtiyacınız varsa para bulabilir; bir doktor sayan ise polise rapor etmeksizin kurşun yaranızı tedavi edebilir ve benzeri…

Buradaki ana düşünce, ihtiyaç duyulduğunda yardım edecek fakat dâvâya sadakatlerini koruyarak sessiz kalacak, her zaman emre âmâde insanlara sahip olmaktır. Kendilerine, masraflar dışında hiçbir ödeme yapılmaz.

İşte kendi sınırlarımızın dışındakilerden faydalanmak üzere milyonlarca yahudiyi hizmetinize sunan risksiz destek sistemi emrinizdedir. Mahallinde hazır olan böylesi bir imkânla operasyon yapmak çok daha kolaydır. Sayanim, dünyanın dört bir yanında inanılmaz derecede, pratik bir yardım sunmaktadır.” (Hile Yolu / By Way of Deception, s. 86-87, 1990)

Şaron hükümetinde “adâlet” bakanlığına getirilen Lapid, Siyonist Yahudi olmayı şöyle tanımlıyor: “Herhangi bir yasal ya da ahlâkî kural tanımayan derin bir bağlılık!”

Son günlerde dolaşıma giren 2014 tarihli videosunda yahudi Jacob Cohen bu hususta şunları söylemiş: “Dünyada toplumların en üst katmanlarına yerleşmiş ve yaşadıkları ülkelerin vatandaşı on binlerce SAYANİM yani casus var. Ticaret, imalat, sanat, medya alanlarında bu casuslar emir ve talimatları Mossad'dan alıyorlar.”

Gilad Atzmon bu dehşet veren bağlantı ağını, “Göçebe Kimlik” adlı eserinde şu şekilde yorumlar: “Siyonizm aslında üçüncü kategori mensuplarınca (sayanimler), eşine az rastlanır bir kabileci dayanışmadan beslenen bir harekettir. Siyonist olmak demek, bir kimsenin yahudi kimliğini her şeyin önüne koyması demektir!”

Hani bizim film ve dizilerde Osmanlı’nın eski topraklarında hâlâ bizi bekleyen ve her emri yerine getirmeye hazır ekiplerin beklediği işlenir ya... Filmlerde işlenen o kişiler gerçekten var mı bilmiyoruz ama siyonizmin dünyanın her ülkesinde, her teşkilatta, her sektörde, her devlette, her kılığa girmiş adamı olabilir.

Türkiye’nin yani istihbarat ve güvenlik teşkilatlarının bu potansiyel terörist ve casuslar hakkında gereğini yapması ülkenin bekası açısından elzemdir. Sayanimlerin Türkiye’deki şefi Jak Kamhi öldüğüne göre yerine kim geçti acaba?

Bunca şey, siyonizmin mutlak güç sahibi olduğu mânâsına gelmez. İki yılda Gazze tünellerine erişemeyen, kara savaşını başaramayan, havadan bombalama dışında bir gücü olmayan siyonizm ve israil ve dahi yahudiler tüm dünyada birkaç asırda inşa ettikleri güç ve mağduriyet edebiyatlarını kendi elleriyle yok ettiler. Gerçek yüzlerini ifşa ettikleri için dünya halkları karşısında artık beş para etmez zâlim bir asalaktırlar.

Yahudinin elindeki tek güç para ve kasetler. Onların da miadının dolmasına az bir zaman kaldı.
 
Yorum Yap
Diğer İçerikler